Özel Bursa Özgün Koleji’nde öğretmen olmadan önce ben de sizler gibi çalışma problemleri yaşadım. Bu problemlerden aklımda kalan bir hatırayı sizinle paylaşmak isterim…
Henüz bir lise öğrencisiydim ve üniversite sınavının endişeli günlerini yaşıyordum. Sınav gününe kadarki zamanın daralması; hazırlık için yeterli sürenin olmaması beni olumsuz etkilemeye, çalışmalarımdaki düzeni bozmaya başlamıştı.
Ali Fuat Başgil'e ait “Gençlerle Başbaşa” adlı kitap o günlerde elime geçti. Bu yol gösterici kitap; üzerimde önemli tesirler yaptı, çalışmalarımın akışını olumlu yöne doğru çevirdi.
Akıcı bir tarzda, edebi değeri yüksek güzel bir Türkçe ile yazılmış olan bu kitapta teknik analizlere boğulmuş sıkıcı açıklamalar yoktu. Tecrübelerin imbiğinden geçmiş, sıcak ve gerçekçi anlatımlar, kitabın okunuşunu benim için keyifli hale getiriyordu. Okurken beni yakından tanıyan ve seven bir bilgenin kendi hayat tecrübelerini kulağıma şefkatle fısıldıyor hissini yaşıyordum.
Bir solukta okuduğum bu kitabın içindeki bilgilerin çoğunu zamanla unuttum belki.Ama kitaptaki bir tavsiyeyi hala unutmadım: “Çalışmak için müsait yer ve vakit bekleme. Bil ki her yer ve vakit çalışmak için en müsait olanıdır.”
Kitabı okumadan önce, çalıştığım yerlerde en ufak bir tıkırtı olsa hemen rahatsız olur; hevesim kaçar, çalışmayı sürdüremezdim. Ayrıca uygun vakit arayışlarım hiç bitmezdi. Ama bu cümleyi okuduktan sonra vakte ve mekana karşı anlayışım değişti. Artık gürültülü yerlerde bile çalışabiliyor, gereklilik hissettiğim anda hemen kitapların içine gömülüveriyordum.
Hakikaten çalışmak için en uygun yer çalışma kararını verdiğiniz anda içinde bulunduğunuz yerdi. Gerisi tembelliğin ürettiği bahanelerden ibaretti. Okul kantini, boş dersler, teneffüs araları hep benimdi. Mesela kantinde konuşmaların, kaşık ve bardak seslerinin oluşturduğu gürültü karmaşasının içinde motivasyonumu koruyarak çalışabiliyordum. Lise son sınıfta olmamız ve sınıfın kalabalık olması nedeniyle o yıllarda son sınıf öğrencileri için derslerde bir serbestlik vardı. Derslerin neredeyse çoğu boş geçiyordu. Halbuki benim böyle derslerde çözdüğüm soruların haddi hesabı yoktu.
Sevgili gençler, iyi kitaplar; bu hayatı, yüksek bir bilgi ve anlayışla gözlemleyen birinin, bu birikimlerini size aktardığı, kolayca ulaşabileceğiniz bilgi hazineleridir. Bir yandan sınav hazırlıklarınızı sürdürürken, bir yandan da kitapların insanı geliştiren, dinlendiren, tedavi eden dünyasına dalabilirsiniz.
Keyifli çalışmalar...